Çalışma hayatımda 20 yılımı verdiğim Enformasyon biriminde, Konya topraklarında gezip gördüğüm ve bu yazılmalı dediğim her konuyu 'Beldelerimiz' sayfasında yayınlayarak üstüme düşeni yapmaya çalıştım. Asli işimiz tarım ve hayvancılığı ilgilendiren konular başta olmak üzere, tarihi ve kültürel konuları da gelecek nesiller faydalanır düşüncesiyle yazılı hale getirmeye gayret ettim.
Uçsuz bucaksız Konya Ovası, kendi büyüklüğüne yakışacak şekilde içinde ilginç öyküler barındıran bir hazinedir. Suyla buluşan bereketli topraklarının yanında yanık ovaların, kıraç toprakların hasreti hiç bitmez. Çöl dâhil her türlü coğrafi tanıma uygun engebeler düzlükler, ırmaklar ve gölleri içinde saklar. Başucunda Sultan Dağları, ayakucunda Toroslar uzanır. Velhasıl her köşesinde sürprizler barındıran bu kadim şehrin izini sürdüğümüz hikâyeleri, önder insanları var. Her başarı öyküsünün merkezinde bir insan olduğu için bu yazımda da tanımanızı istediğim bir girişimciden söz edeceğiz.
Akşehir ve Sarayönü İlçelerimizde 23 Temmuz 2019 tarihinde, kurumumuzca desteklenen kırsal kalkınma ekonomik yatırımları kapsamında tesis kuran üç ayrı işletmede gördüğüm ve etkilendiğim konuları okuyucularıma aktarmak istiyorum. Sarayönü İlçemizde çok modern ve büyük bir kültür mantarı tesisi ile Kadınhanı yakınlarında ana yol güzergâhında kurulu siloları ile dikkat çeken Ekiz Tohumculukta çekimler yaptığımız çalışmalar başka bir yazı konusu olabilir.
Biz bugün dondurulmuş gıda sektöründe zirve yapan Kalkan Tarım ve işletmenin yeni kardeşi Akfood Gıdanın neleri başardığını yazacağız.
Akşehir organize sanayi bölgesinde 31 bin metrekare alanda kapalı 9000 metrekare tesisini kuran Akfood Gıdanın kapısından girdiğimizde bizi şaşırtan modern, hijyen kurallarının tam uygulandığı, büyük çoğunluğu kadın 150 işçinin çalıştığı dev bir tesise gelmiştik. Bizi kapıda karşılayan işadamı Ender Kalkan'la tanıştıktan sonra önce içeriyi gezelim, daha sonra sorular sorup değerlendirme yaparız demiştik. Tesis girişinde iş gömleği giyip, bone taktıktan sonra ilk önce dezenfeksiyon cihazlarından geçtik. Uyumlu ve disiplinli bir şekilde makinaların başında arı gibi çalışan işçilerin, işlenen materyallerin ve modern makinalarla mal kabulünden ürün çıktısına kadar hepsini fotoğrafladık. O gün fabrikada kiraz ve çilek işleniyordu. El değmeden çekirdek ve meyve sapı ayıklama, kalibresine göre tasnif işlemi ve kalite kontrolü yapılarak bir dizi işlemden geçip paketlenen ürünler depolandığı bölüme sevk ediliyordu. Hatırladığım eksi 21 derecede depolanıyordu işlenen ürünler, orada deyim yerindeyse iki dakikada donmaya yüz tutmuştuk. Tesisin her metrekaresine otomasyon hâkimdi, çalışanların iş güvenliği tam, iş tulumu ve başlarında boneleriyle makineleriyle bütünleşmiş gibiydiler. Fabrikanın saatte 12 ton, günde 240 ton çileği işleye bildiğini düşünün, müthiş bir kapasite ile üretim yapıyor. Çilek, nar, kiraz, çeri domates, kapya biberden tutun birçok meyve sebzeyi dondurulmuş olarak gıda sektörünün dev markalarına pazarlıyorlar.
Kalkan Tarım, Organik Tarım sözleşmesi yaptığı 500 çiftçiyle 7000 dekar tarım alanında işleyeceği ürününü kendi kurallarıyla yetiştiren bir firma. Akşehir havzasının neredeyse tüm kırmızı meyve ve sebzelerini işleyip Avrupa, Amerika ve Asya Kıtasında 20 ülkeye ihraç ettiklerini öğrendiğimde duygularım tavan yapmıştı. Yanlış hatırlamadıysam geçen yıl 10 bin tonun üzerinde dondurulmuş meyve ihracatıyla ülkemize 8 Milyon Euro döviz kazandırmış bu firmamız. Gelecek yıl 12 Milyon Euro hedefine ulaşacağız diyen Ender beyi soru yağmuruna tutmuştum. Başarıya ulaşırken yazılmış bir yol hikâyesinin içinde acaba neler yaşanmıştı?
Ender Kalkan 1999 yılında öğretmen olarak başlamış meslek hayatına. Baba mesleği saydığı bugünkü iş hayatına 10 yıllık öğretmenliğe veda ederek 2009 yılında adım atmış. İlk tepkim, öğretmenlik bırakılacak bir meslek olmamalı diyecek oldum, fakat olan bitene bakıp iyi ki işinizin başına geçmişsiniz demek geldi içimden. Babasının kurucusu olduğu ilk kiraz paketleme tesisi 'Kalkan Meyve 'adıyla 2007 yılında sektöre giriş yapan firma, 2011 yılına kadar bu işi yapmış. Aynı yıl işin başına geçen Ender Kalkan dondurulmuş gıda sektörüne açılmış ve işi bugünkü seviyeye getirmiş. Fikir sizden mi çıktı diye sorduğumda; Akşehir yöresinden meyve ticaretiyle mal tedarik eden bir Alman işadamı, bölgede kırmızı meyve potansiyelini değerlendirecek bir tesise ihtiyaç olduğunu söyleyip, yol göstermiş. İlk başlarda her müteşebbis gibi zorluklar yaşamış ama sabrederek, çok çalışarak bu günlere gelmiş.
Bakanlığımızın Kırsal Kalkınma Destekleri Ekonomik Yatırımlarından faydalanarak, toplamda 3 milyon liralık desteği öz sermayesiyle birleştirip insanlara iş kapısı açmış. Gurur duyulacak işlerin altına imza atan, sürekli olmak üzere 150 insanımıza istihdam sağlayan ve ülke ekonomisine katma değer üreten böyle insanların elini öpüp, başımın üstüne koyasım gelir. Beni en çok etkileyen de şu oldu; Avrupa ve Amerika'ya mal satmak, kılı kırk yaran bu pazarda rakiplerle boy ölçüşüp söz sahibi olmak, her baba yiğidin harcı değildir. Bu gün ayrıca tarım ve hayvancılıkta sancılar yaşadığımız, ithalat yapmak zorunda kaldığımız sahalar varken, ihracatta yüzümüzü ağartan böyle girişimcilere iyi sahip çıkmalıyız. Teşvik ve desteklerin böyle başarılı yatırımcılarla buluşması çok sevindirdi beni açıkçası.
Yazıma bir başlık düşünürken; az bulunan, zor bulunan manasına gelen 'Ender' ismi esin kaynağım oldu. Ve sizi tanımaktan çok mutlu oldum Ender Bey; "Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır" sözü size yakışıyor. İnandıklarımı yazdım hep bugüne kadar, amacım arayış içinde olan, yatırım yapmak isteyen girişimciler sizi tanısınlar istedim. Ekonomiye can veren, insanlara faydalı olan herkese minnet duyarız. Yolun ve bahtın açık olsun…
31 Temmuz 2019
M. Yavuz ÇOLAK