Beyşehir İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün ceviz etkinliği davetiyesi elimize ulaştığında, sekiz on dekar alanda denenen bir ürün tanıtılacak herhalde diye düşünmüştüm. Yenidoğan Kasabasında 1500 dekar; yanlış duymadınız tam 1500 dekar hatta biraz da küsuru var, ceviz bahçesini görünce şaşkınlığımı gizleyemedim inanın. Müthiş bir başarı öyküsüyle karşı karşıyaydık, yazdıklarımı okuyunca hak vereceksiniz eminim.
Yüksek katılımlı bir toplantıda ilk notlarımı almıştım. Protokol konuşmalarında verilen çok güzel mesajlardan çıkardığım sonuca göre ceviz; Beyşehir ve civarında yetiştirilecek en stratejik ürün olarak yerini garantiliyordu.
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Seyfettin BAYDAR: "Tarımı iktisadi bir sektör olarak iyi anlamamız, stratejimizi iyi belirleyip gelecekle ilgili planımızı doğru yapmamız bir zarurettir" dedi. Ülkemizin üretimde yetersiz kalıp ceviz ithalatı yapmak zorunda kaldığının altını çizdikten sonra; Beyşehir, Seydişehir ve Hüyük havzasının meyvecilik ve sebzecilik açısından bakıldığında bulunmaz yerler olduğunu, ceviz ve kirazın da bölgenin gelir getiren en şanslı ürünü olabileceğini belirtti. Bölgeye yatırım yapan girişimciyi kutlayarak teşekkür etti.
Beyşehir Kaymakamı Muzaffer BAŞIBÜYÜK ise; toprak ve su olmadan tarım yapılamaz dedikten sonra, gıda olarak cevizin ve zeytinin çok değerli olduğunu, bunların yanında badem de sayılmalı diyerek bölgemizin ceviz yetiştiriciliğine yatkınlığını öne çıkardı.
Konuşmacılar çocukların zekâ gelişimi için, insan sağlığı için çok önemli bir ürün olarak cevizin tüketilmesi gerektiğini söylerken; Beyşehir Gölünün yöreye klima etkiyle birlikte, yetişen ürünlerin aromasına kattığı değeri anlattılar…
Onbeş bin ceviz fidanının dikili olduğu devasa bir bahçe tesisine giriş yaptığımızda, deyim yerindeyse dağ taş ceviz olmuş dedim içimden. Hâkim bir tepeye kurulan idari binanın yanında, gezinti alanı geniş bölümde serbestçe dolaşan bir at dikkatimi çekmişti. Ayrıca çitle çevrili bir bölümde de keçi beslendiğini gördüm. Başka neler var içeride bilmiyorum ama sahibinin hayvanları seven, meraklı biri olduğu anlaşılıyordu. Panayıra benzeyen tanıtım organizasyonunda çok sayıda davetliye yemek sunuldu. Eğitim yayım açısından, cevizin bölgenin ideal ürünü olduğuna çiftçiyi ve kamuoyunu ikna etmenin en güzel örneğiydi. Sektörde faaliyet gösteren herkes ordaydı ve karşılıklı bilgi alışverişi sağlanırken, hedefi vurmada tam isabet kaydedildiğini gözlemledim.
Elimden geldiğince köşe yazılarımda topluma önderlik eden insanlarımızı tanıtmaya gayret ediyorum. Bugün de okuyucuma sözünü ettiğim başarı öyküsünün kahramanı Mesut Mutlu’yu tanıtmak istiyorum. Kendi söylemiyle memleketimizin çocuğu, Kurucuovalı. Aydın’da doğup büyümüş, İstanbul’da ağırlıklı olarak gıda sektöründe faaliyetini sürdüren başarılı bir işadamımız. Yenidoğan’da ceviz üretimine yatırım yapma fikrinin nasıl doğduğunu sormuştum. Anlatılanları dinleyince ortaya çıkan sonucun, çok hoş bir tevafukla tüm parçaların sırayla yerli yerine oturarak meydana geldiği anlaşılıyor. Her şeyin özeti diyebileceğim “Niyetimiz güzeldi, Allah yardım etti” sözü dikkat çekiciydi…
Söyleşimiz ilerledikçe anladım ki; Mesut Beyin tarım ve hayvancılık merakı, tutkuları, gözü karalığı onu bir sonuca götürecek. Büyük düşünen, fikirleri sağlam ve tutarlı bir önder çiftçi modeliyle karşı karşıyayız. Araştıran, iyi dinleyen ve gözlemleri sağlam bir yatırımcı olduğu anlaşılıyor. İlk olarak hayvancılık sektöründe büyük çaplı bir işletme kurmaya karar vermişler. Bu konuda uzun araştırmalar yapmışlar, ders çalışmışlar resmen. Karar verip uygun yer arayışına girdikleri sırada, hazır kurulu düzeniyle satılık ilânını gördükleri Yenidoğan’da bir hayvancılık işletmesini görmeye gelmişler. Büyüklük olarak aradıklarını bulamamışlar, fakat yollarının buraya düşmesiyle hem projeleri değişmiş, hem idealleri. Uzun uğraşılar ve araştırmalardan sonra ceviz dikmeye karar vermişler. Bu defa ceviz tarımı konusunda ders çalışmaya başlamış ve ülke çapında konunun otoritesi kabul edilen uzman kişileri aramaya koyulmuş. Sütçü İmam Üniversitesinde öğretim üyesi Doç. Dr Mehmet Sütyemez’le kesişince yolları, sıvamışlar kolları. Toprak, iklim, su kaynağı, çeşit seçimi; akla gelebilecek bütün ilmi araştırmayı tamamlayarak 2008 yılında bahçe tesisini kurmuşlar. Bugün beş yaşında olan ceviz fidanları, hedeflenen zamandan önce ilk ürünlerini vermeye başlamış bile. Amerikan menşeli melez bir çeşit olan ‘Chandler’ marka cevizin, bölge ve iklim koşullarına uyum sağlaması, yöre çiftçisinin geleceğini etkileyecek çok önemli bir gelişme. Bana da ilham kaynağı oldu ve yazacağım köşe yazıma başlık bulmamı kolaylaştırdı bu durum.
Mesut beye iklim koşullarının büyük risk olacağı söylenmiş olmasına rağmen düşüncesinden vazgeçmemiş. İşin sırrının çeşit seçiminde olduğunu, Mehmet Sütyemez Hocanın yönlendirmesi ve danışmanlık hizmetiyle bu noktaya geldiklerini; hiç pişmanlık yaşamadığını, sonucun ortada olduğunu söylerken çok mutluydu. Burada daha önce ceviz yetiştirme denemelerinin başarısızlıkla neticelendiğini söyleyenler var dedim; beş seneyi geride bıraktıklarını, emin adımlarla yola devam ettiklerini, inanmayanların gelip tesisi görmesi gerektiğini söyledi. Gıda sektörünü iyi bildiğini, şuan kilo bazında en yüksek para ödenen gıda maddesinin ceviz olduğunu, dolayısıyla kâr marjı çok yüksek bir yatırım olarak herkese tavsiye ettiğini sözlerine ekledi. Ege’de doğup büyüdüğünü, arazi bulsa 1000 dönüm zeytinlik ve içinde bir uhde olan hayvancılıkta da 500 başlık keçi çiftliği kurma hayaliyle yaşayan memleketimizin bu sıra dışı insanını tanımak ve tanıtmaktan onur duydum. Adın ve soyadın aynı anlamı taşıyor, bilerek mi koymuşlar ismini diye sordum; esprili de bir insan olduğunu gösterip: Adım MESUT, Soyadım MUTLU; göbek adım da BAHTİYAR demişti.
"Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır" sözünün sizin gibi insanlarımızı tarif ettiğine inanıyor; bahtın ve yolun açık olsun Mesut Bey, Allah emeğini karşılıksız bırakmasın diyerek bitiriyorum.
M.Yavuz ÇOLAK